Keşke susabilseydim bana, sana sustuğum kadar, kendime susabilseydim.İçimde bir fırtına, sağa sola savuruyor, keşke kusabilseydim seni, atabilseydim içimden.Sana hiç kızmadım ki ben,hep kendime kızdım .
Kendimi vurdum,kendimi kırdım.Ben seni sevmekten ve seni severken kendimden vazgeçmekten gayrı, birşey yapmadım ki.Senden vazgeçmek öylemi, senden vazgeçmek.Yıllardır aklım, bu yalana inanmaya zorluyor gönlümü. Senden vazgeçmek...
Bir neye kızıyorum biliyormusun neye, kendime ve dahi kendime...
Söyleyemedim ya, bir kere olsun gözlerinin içine bakarak. Seni seviyorum diye, sensiz eriyorum diye...
Gün geçtikçe daralıyor yolların biliyormusun, gün geçtikçe çoğalıyor acılarım görüyormusun.
Görmüyorsun...Çünkü sen yar, çünkü sen, sevildiğini bile bilmiyorsun.
Keşke susabilseydim bana,sana sustuğum kadar...
Keşke içimde ki kavgaya, sebep olmasaydı gözlerin.Gücüm yetmiyor, içimde ki bu kavgayı susturmaya, gücüm tükeniyor, içim tükeniyor, yüreğim çürüyor yokluğun da.
İlla ki, söylemek mi lazım.Keşke bir kere baksaydın olmazmıydı, görseydin ,dokunsaydın gözlerinle gözlerime, olmazmıydı.Oysa günde üç öğün, gönül sofrana otururdu da duygularım, hiç ikram etmezdin gözlerinden...
Biliyormusun ey yar, aşksızlık cimrilik katmıştı senin huyuna...
Benim ise hep,hasret çekmek düşmüştü payıma...
Düşünüyorum da, şöyle bir karşımda dursan, şöyle bir gülsen. Şöyle bir boynuna sarılsam.Ve artık seni, hayalinle aldatmasam.
Biliyorum bana yolların dar,biliyorum bu sevdada olmadı hiç kâr...
Ne olursa olsun artık, aklımda söylemek var...
Öyleyse...
Tut kalbimi ey yar...
İçinde aşk var...